1-3 von 3
Sortieren:
    3
    dcorus · angelegt
     

    E-parti platformuna yazdigim yaziyi paylasiyorum:

    Likit demokrasi altyapısına (LiquidFeedback, Democracy OS vb.) binaen bir parti bürokrasisi geliştirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Başlangıç noktam Alois Paulin'in 2013 tarihli self-servis yönetim ve yasal yeterliliklerin hesaplanması konulu makalesi [1]. Bu çalışmasında yazar bürokratik işlemlerin, bürokratlara gereksinim duyulmadan, veritabanlarına yapılan sorgulamalar ile nasıl yürütülebileceği ve veritabalarının nasıl inşa edilmesi gerektiğini paylaşıyor. Beni harekete geçiren ise aynı yazarın 2014 tarihli konferans makalesinde [2] self-servis bürokrasiyi günlük bürokratik işlemlerin (ikamet, ehliyet vb.) ötesine taşıyıp yaşama sürecine uygulaması. Kaynak çalışmanın detaylarına girmeden e-Parti'ye nasıl uygulanabileceğini anlatacağım.. Likit demokrasinin prensiplerini bu konunun ilk içeriğinde anlatmıştım, self-servis bürokrasi ile ilgili daha detaylı bilgi isteyenlerin ise makaleleri okumalarını öneririm. Likit demokrasinin sağladığı önemli avantajlardan bir tanesi karar verme yetkisini topkeyun bir vekalet olarak devretmek yerine konu başlıklarına ("etiket") gore farklı kişilere aktarabilmeniz. Mesela bir bilişim uzmanıysanız, "Tıp" etiketli önerilerde oyunuzu hekim bir arkadaşınıza devredebilirsiniz, aynı şekilde hekim arkadaşınız da "Bilişim" etiketli konularda oyunu size devredebilir. Elbette bazı "Tıp" konularında kararı kendiniz vermek isteyebilir ve ya arkadaşınız yerine daha yetkin bir başka uzmanı tercih edebilirsiniz. Vekalet kalıcı olmadığı için bu tip özel durumlarda vekaleti geri alabilir veya başkasına aktarabilirsiniz. Benim önerim, Kurultay delegeliği, Eş Genel Başkanlık, MYK üyeliği, Parti Meclis'i üyeliği, e-Komisyon üyeliği, il/ilçe başkanlığı/yönetim kurulu üyeliği gibi partide seçimle verilen görevleri birer etikete dönüştürmek ve ne zaman bir görevin sahibi bir yetkiyi kullanmak isterse likit demokrasi sistemi üzerinden onay almasını istemek. Parti bürokrasisinin hızlı işlemesi açısından da bu oylamalar için dar bir zaman aralığı verilir ve katılımcıların salt çoğunluğu kabul/ret için yeterli kabul edilir. Her oylamanın hangi görevin ve ya organın ("Eş Genel Başkan", "Parti Meclisi" vb.) yetki alanında olduğu bir etiketle belirtilir. Tüzüğe istinaden en üst etiket "Kurultay"dir. Eğer yönetim sürecinde siradan bir partinin üyesi kadar çaba harcamak istiyorsanız yapmanız gereken "Kurultay" etiketindeki oy hakkınızı bir başka üyeye devretmek ve onu klasik anlamda delege seçmektir. "Kurultay" üst etiketinin altında "Parti Meclisi", "Eş genel başkan" etiketleri vardır. "Kurultay" etiketini kısmen devredebilir ve bu alt etiketlerden birini kendinize saklayabilirsiniz. Örneğin, "Kurultay" üst etiketini "Eş Genel Başkan" alt etiketini tenzih ederek devrederseniz, delegeniz sizin için Parti Meclisi yetkisindeki konularda oy verebilecek iken, Eş Genel Başkan'a ait yetkilerin onayını kendiniz oylayabilir veya Eş Genel Başkan yetkinizi bir başka kişiye devredebilirsiniz. Alt etiketlerin de alt etiketleri olabilir. Örneğin, "Kurultay" etiketinin alt etiketi olan “Eş Genel Başkan” etiketinin Eş Genel Başkan’ın atadığı her görev için ayrı bir alt etiketi vardır. Eş Genel Başkan Tüzük’e göre MYK üyelerini seçer. Bu sebeple alt etiketlerinin birkaçı : "Genel Sekreter", "Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı" "Seçim Çalışmalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı" vb.'dir. Diyelim ki delegenize "Eş Genel Başkan" etiketinde yetki vermediniz ve doğrudan bu etiketteki yetkiyi Baskana devrettiniz. Ancak uzmanlık alanınız olduğu için "Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı" ("MİSBY") etiketini tenzih edip kendinize sakladınız. Artık ne zaman Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı bir yürütme kararı verdiğinde (Mesela bir ihale açtığında) bu eylemi kabul/ret etme veya alternatif bir eylem önerme hakkına sahipsiniz. Elbette sadece siz "MİSBY" etiketini kendinize sakladıysanız, diğer bütün üyelerin oy hakkı Baskan'in "MİSBY" etiketini devrettiği Başkan Yardımcısına aktarılmış olacak ve Başkan Yardımcısı taşıdığı geçişli yetki sayesinde bağımsız karar alabilecektir.

    Kimsenin okuma sabrını zorlamamak adına örneği kısa tuttum. Bu mekanizma yeni parti organları üretmeden, varolan yapıların elektronik ortama aktarılmasıyla kurulacağından; hem uygulaması hızlı olacak, hem de eğer bir seçim ittifakı kurulacak olursa, müttefik partilere de kolayca uyarlanabilecektir.

    [1] Paulin, Alois. "Towards Self-Service Government-A Study on the Computability of Legal Eligibilities." J. UCS 19.12 (2013): 1761-1791.

    [2] Paulin, Alois. "Through liquid democracy to sustainable non-bureaucratic government." CeDEM 2014. 2014.

    2
    dcorus · angelegt
     

    E-parti platformuna yazdigim yaziyi

    paylasiyorum:Likit aynen kopyaliyorum. Emrehan Bey mailinde e-Meclis ile geliştirme önerilerinin paylaşılmasını istedi. Hangi mecrada olacağını söylemediği için ben de en doğrusunun bir kaç ay önce açtığım bu konu başlığına devam etmek olduğunu düşündüm. Şu ana kadar bu başlıkta bizlerden önce elektronik demokrasi konusunda altyapı çalışmalarına başlamış örgütlerden ve onların şimdiye kadar hazırlayıp halka açtıkları yazılımlardan bahsettik. Sunulan araçların hemen hepsi geçişli vekalet üzerine inşa edilmişti. Kimi üyelerden haklı olduğunu düşündüğüm "e-demokrasinin en büyük getirisi doğrudan demokrasi değil mi ? Neden tekrar vekalet sistemine dönelim ki?" eleştirisi geldi. Daha önce eklediğim içeriklerde elimden geldiğince vekaletin bir engel değil istediğimiz ölçüde kullanabileceğimiz bir araç olduğunu anlatmaya çalıştım. Şimdi ise yine bu vekalet sistemlerini e-Meclis'e, daha doğrusu bütün e-Parti'ye nasıl uygulayabileceğimizi tartışmaya devam edeceğim. İlk olarak, DemocraçyOS hareketinin kurucusu Pia Mancinisıklıkla tekrar ettiği sözünü aktarmak istiyorum "21. yüzyıl insanları, 15. yüzyıl teknolojileri göz önüne alınarak 18. yüzyılda tasarlanmış devletler tarafından yönetiliyor." Filvaki geç modernleşmesi sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti 18. yüzyılda tasarlanmış bir devlet değil ama zaten bu sözün can alıcı kısmı altyapıların tarihi. e-Parti Türkiye Cumhuriyeti'nde kurulmuş olmasının getirdiği yükümlülükle siyasi partiler yasasının kısıtlayıcılığı dahilinde parti tüzüğünü hazırlamak durumunda kaldı. Yasayı hazırlayanların hayal gücünü aşan bir teknolojik yeterliliğe sahip olmasına karşın bugün 1982'de kağıt ve kalem üzerine inşa edilmiş bir devletin çizdiği sınırlara uymak zorunda. En büyük sınır ise partinin zaman ölçeğinin üzerinde. Tüzükte de görebilceğiniz gibi amacı parti tabanının kabul/ret/çekimser veya aday(1)/aday(2)/.../aday(n) oyunu almaktan ibaret olan Kurultay'ın asgari zaman aralığı 2 yıl. Bizlerin ise Kurultay aralığını mikrosaniyelerle ölçmemizi engelleyen tek şey Siyasi Partiler Kanunu. Bu konuyu ilk açtığımda savunduğum hala da kaçınılmaz gördüğüm likit

    demokrasi altyapısına (LiquidFeedback, Democracy OS vb.) binaen bir parti bürokrasisi geliştirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Başlangıç noktam Alois Paulin'in 2013 tarihli self-servis yönetim ve yasal yeterliliklerin hesaplanması konulu makalesi [1]. Bu çalışmasında yazar bürokratik işlemlerin, bürokratlara gereksinim duyulmadan, veritabanlarına yapılan sorgulamalar ile nasıl yürütülebileceği ve veritabalarının nasıl inşa edilmesi gerektiğini paylaşıyor. Beni harekete geçiren ise aynı yazarın 2014 tarihli konferans makalesinde [2] self-servis bürokrasiyi günlük bürokratik işlemlerin (ikamet, ehliyet vb.) ötesine taşıyıp yaşama sürecine uygulaması. Kaynak çalışmanın detaylarına girmeden e-Parti'ye nasıl uygulanabileceğini anlatacağım.. Likit demokrasinin prensiplerini bu konunun ilk içeriğinde anlatmıştım, self-servis bürokrasi ile ilgili daha detaylı bilgi isteyenlerin ise makaleleri okumalarını öneririm. Likit demokrasinin sağladığı önemli avantajlardan bir tanesi karar verme yetkisini topkeyun bir vekalet olarak devretmek yerine konu başlıklarına ("etiket") gore farklı kişilere aktarabilmeniz. Mesela bir bilişim uzmanıysanız, "Tıp" etiketli önerilerde oyunuzu hekim bir arkadaşınıza devredebilirsiniz, aynı şekilde hekim arkadaşınız da "Bilişim" etiketli konularda oyunu size devredebilir. Elbette bazı "Tıp" konularında kararı kendiniz vermek isteyebilir ve ya arkadaşınız yerine daha yetkin bir başka uzmanı tercih edebilirsiniz. Vekalet kalıcı olmadığı için bu tip özel durumlarda vekaleti geri alabilir veya başkasına aktarabilirsiniz. Benim önerim, Kurultay delegeliği, Eş Genel Başkanlık, MYK üyeliği, Parti Meclis'i üyeliği, e-Komisyon üyeliği, il/ilçe başkanlığı/yönetim kurulu üyeliği gibi partide seçimle verilen görevleri birer etikete dönüştürmek ve ne zaman bir görevin sahibi bir yetkiyi kullanmak isterse likit demokrasi sistemi üzerinden onay almasını istemek. Parti bürokrasisinin hızlı işlemesi açısından da bu oylamalar için dar bir zaman aralığı verilir ve katılımcıların salt çoğunluğu kabul/ret için yeterli kabul edilir. Her oylamanın hangi görevin ve ya organın ("Eş Genel Başkan", "Parti Meclisi" vb.) yetki alanında olduğu bir etiketle belirtilir. Tüzüğe istinaden en üst etiket "Kurultay"dir. Eğer yönetim sürecinde siradan bir partinin iptidai bir parti üyesi kadar çaba harcamak istiyorsanız yapmanız gereken "Kurultay" etiketindeki oy hakkınızı bir başka üyeye devretmek ve onu klasik anlamda delege seçmektir. "Kurultay" üst etiketinin altında "Parti Meclisi", "Eş genel başkan" etiketleri vardır. "Kurultay" etiketini kısmen devredebilir ve bu alt etiketlerden birini kendinize saklayabilirsiniz. Örneğin, "Kurultay" üst etiketini "Eş Genel Başkan" alt etiketini tenzih ederek devrederseniz, delegeniz sizin için Parti Meclisi yetkisindeki konularda oy verebilecek iken, Eş Genel Başkan'a ait yetkilerin onayını kendiniz oylayabilir veya Eş Genel Başkan yetkinizi bir başka kişiye devredebilirsiniz. Alt etiketlerin de alt etiketleri olabilir. Örneğin, "Kurultay" etiketinin alt etiketi olan “Eş Genel Başkan” etiketinin Eş Genel Başkan’ın atadığı her görev için ayrı bir alt etiketi vardır. Eş Genel Başkan Tüzük’e göre MYK üyelerini seçer. Bu sebeple alt etiketlerinin birkaçı : "Genel Sekreter", "Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı" "Seçim Çalışmalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı" vb.'dir. Diyelim ki delegenize "Eş Genel Başkan" etiketinde yetki vermediniz ve doğrudan bu etiketteki yetkiyi Baskana Emrehan Bey'e devrettiniz. Ancak uzmanlık alanınız olduğu için "Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı" ("MİSBY") etiketini tenzih edip kendinize sakladınız. Artık ne zaman Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı bir yürütme kararı verdiğinde (Mesela bir ihale açtığında) bu eylemi kabul/ret etme veya alternatif bir eylem önerme hakkına sahipsiniz. Elbette sadece siz "MİSBY" etiketini kendinize sakladıysanız, diğer bütün üyelerin oy hakkı Baskan'in Emrehan Bey'in "MİSBY" etiketini devrettiği Başkan Yardımcısına aktarılmış olacak ve Başkan Yardımcısı taşıdığı geçişli yetki sayesinde bağımsız karar alabilecektir. alabilecektir..

    Kimsenin okuma sabrını zorlamamak adına örneği kısa tuttum. Eğer açıklaymadığım bir durum olduysa lütfen sorun. Bu konuda yüzeysel bir özet geçecek olursam "Tekerleği yeniden keşfetmeyelim." derim. e-Demokrasi bizim icadımız değil ama elimizdeki araçları öncüllerimizin bıraktığı yerden geliştirebiliriz. Şu an ençok ihtiyacımız olan araç ise parti içi demokrasimizi Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinden çıkmadan hızlandırabilecek bir elektronik kontrol mekanizmasıdır. Bu mekanizma yeni parti organları üretmeden, varolan yapıların elektronik ortama aktarılmasıyla kurulacağından; hem uygulaması hızlı olacak, hem de eğer bir seçim ittifakı kurulacak olursa, müttefik partilere de kolayca uyarlanabilecektir.

    [1] Paulin, Alois. "Towards Self-Service Government-A Study on the Computability of Legal Eligibilities." J. UCS 19.12 (2013): 1761-1791. [2] Paulin, Alois. "Through liquid democracy to sustainable non-bureaucratic government." CeDEM 2014. 2014.

    1
    dcorus · angelegt
     

    E-parti platformuna yazdigim yaziyi aynen kopyaliyorum.

    Emrehan Bey mailinde e-Meclis ile geliştirme önerilerinin paylaşılmasını istedi. Hangi mecrada olacağını söylemediği için ben de en doğrusunun bir kaç ay önce açtığım bu konu başlığına devam etmek olduğunu düşündüm. Şu ana kadar bu başlıkta bizlerden önce elektronik demokrasi konusunda altyapı çalışmalarına başlamış örgütlerden ve onların şimdiye kadar hazırlayıp halka açtıkları yazılımlardan bahsettik. Sunulan araçların hemen hepsi geçişli vekalet üzerine inşa edilmişti. Kimi üyelerden haklı olduğunu düşündüğüm "e-demokrasinin en büyük getirisi doğrudan demokrasi değil mi ? Neden tekrar vekalet sistemine dönelim ki?" eleştirisi geldi. Daha önce eklediğim içeriklerde elimden geldiğince vekaletin bir engel değil istediğimiz ölçüde kullanabileceğimiz bir araç olduğunu anlatmaya çalıştım. Şimdi ise yine bu vekalet sistemlerini e-Meclis'e, daha doğrusu bütün e-Parti'ye nasıl uygulayabileceğimizi tartışmaya devam edeceğim. İlk olarak, DemocraçyOS hareketinin kurucusu Pia Mancinisıklıkla tekrar ettiği sözünü aktarmak istiyorum "21. yüzyıl insanları, 15. yüzyıl teknolojileri göz önüne alınarak 18. yüzyılda tasarlanmış devletler tarafından yönetiliyor." Filvaki geç modernleşmesi sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti 18. yüzyılda tasarlanmış bir devlet değil ama zaten bu sözün can alıcı kısmı altyapıların tarihi. e-Parti Türkiye Cumhuriyeti'nde kurulmuş olmasının getirdiği yükümlülükle siyasi partiler yasasının kısıtlayıcılığı dahilinde parti tüzüğünü hazırlamak durumunda kaldı. Yasayı hazırlayanların hayal gücünü aşan bir teknolojik yeterliliğe sahip olmasına karşın bugün 1982'de kağıt ve kalem üzerine inşa edilmiş bir devletin çizdiği sınırlara uymak zorunda. En büyük sınır ise partinin zaman ölçeğinin üzerinde. Tüzükte de görebilceğiniz gibi amacı parti tabanının kabul/ret/çekimser veya aday(1)/aday(2)/.../aday(n) oyunu almaktan ibaret olan Kurultay'ın asgari zaman aralığı 2 yıl. Bizlerin ise Kurultay aralığını mikrosaniyelerle ölçmemizi engelleyen tek şey Siyasi Partiler Kanunu. Bu konuyu ilk açtığımda savunduğum hala da kaçınılmaz gördüğüm likit demokrasi altyapısına (LiquidFeedback, Democracy OS vb.) binaen bir parti bürokrasisi geliştirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Başlangıç noktam Alois Paulin'in 2013 tarihli self-servis yönetim ve yasal yeterliliklerin hesaplanması konulu makalesi [1]. Bu çalışmasında yazar bürokratik işlemlerin, bürokratlara gereksinim duyulmadan, veritabanlarına yapılan sorgulamalar ile nasıl yürütülebileceği ve veritabalarının nasıl inşa edilmesi gerektiğini paylaşıyor. Beni harekete geçiren ise aynı yazarın 2014 tarihli konferans makalesinde [2] self-servis bürokrasiyi günlük bürokratik işlemlerin (ikamet, ehliyet vb.) ötesine taşıyıp yaşama sürecine uygulaması. Kaynak çalışmanın detaylarına girmeden e-Parti'ye nasıl uygulanabileceğini anlatacağım.. Likit demokrasinin prensiplerini bu konunun ilk içeriğinde anlatmıştım, self-servis bürokrasi ile ilgili daha detaylı bilgi isteyenlerin ise makaleleri okumalarını öneririm. Likit demokrasinin sağladığı önemli avantajlardan bir tanesi karar verme yetkisini topkeyun bir vekalet olarak devretmek yerine konu başlıklarına ("etiket") gore farklı kişilere aktarabilmeniz. Mesela bir bilişim uzmanıysanız, "Tıp" etiketli önerilerde oyunuzu hekim bir arkadaşınıza devredebilirsiniz, aynı şekilde hekim arkadaşınız da "Bilişim" etiketli konularda oyunu size devredebilir. Elbette bazı "Tıp" konularında kararı kendiniz vermek isteyebilir ve ya arkadaşınız yerine daha yetkin bir başka uzmanı tercih edebilirsiniz. Vekalet kalıcı olmadığı için bu tip özel durumlarda vekaleti geri alabilir veya başkasına aktarabilirsiniz. Benim önerim, Kurultay delegeliği, Eş Genel Başkanlık, MYK üyeliği, Parti Meclis'i üyeliği, e-Komisyon üyeliği, il/ilçe başkanlığı/yönetim kurulu üyeliği gibi partide seçimle verilen görevleri birer etikete dönüştürmek ve ne zaman bir görevin sahibi bir yetkiyi kullanmak isterse likit demokrasi sistemi üzerinden onay almasını istemek. Parti bürokrasisinin hızlı işlemesi açısından da bu oylamalar için dar bir zaman aralığı verilir ve katılımcıların salt çoğunluğu kabul/ret için yeterli kabul edilir. Her oylamanın hangi görevin ve ya organın ("Eş Genel Başkan", "Parti Meclisi" vb.) yetki alanında olduğu bir etiketle belirtilir. Tüzüğe istinaden en üst etiket "Kurultay"dir. Eğer yönetim sürecinde iptidai bir parti üyesi kadar çaba harcamak istiyorsanız yapmanız gereken "Kurultay" etiketindeki oy hakkınızı bir başka üyeye devretmek ve onu klasik anlamda delege seçmektir. "Kurultay" üst etiketinin altında "Parti Meclisi", "Eş genel başkan" etiketleri vardır. "Kurultay" etiketini kısmen devredebilir ve bu alt etiketlerden birini kendinize saklayabilirsiniz. Örneğin, "Kurultay" üst etiketini "Eş Genel Başkan" alt etiketini tenzih ederek devrederseniz, delegeniz sizin için Parti Meclisi yetkisindeki konularda oy verebilecek iken, Eş Genel Başkan'a ait yetkilerin onayını kendiniz oylayabilir veya Eş Genel Başkan yetkinizi bir başka kişiye devredebilirsiniz. Alt etiketlerin de alt etiketleri olabilir. Örneğin, "Kurultay" etiketinin alt etiketi olan “Eş Genel Başkan” etiketinin Eş Genel Başkan’ın atadığı her görev için ayrı bir alt etiketi vardır. Eş Genel Başkan Tüzük’e göre MYK üyelerini seçer. Bu sebeple alt etiketlerinin birkaçı : "Genel Sekreter", "Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı" "Seçim Çalışmalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı" vb.'dir. Diyelim ki delegenize "Eş Genel Başkan" etiketinde yetki vermediniz ve doğrudan bu etiketteki yetkiyi Emrehan Bey'e devrettiniz. Ancak uzmanlık alanınız olduğu için "Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı" ("MİSBY") etiketini tenzih edip kendinize sakladınız. Artık ne zaman Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı bir yürütme kararı verdiğinde (Mesela bir ihale açtığında) bu eylemi kabul/ret etme veya alternatif bir eylem önerme hakkına sahipsiniz. Elbette sadece siz "MİSBY" etiketini kendinize sakladıysanız, diğer bütün üyelerin oy hakkı Emrehan Bey'in "MİSBY" etiketini devrettiği Başkan Yardımcısına aktarılmış olacak ve Başkan Yardımcısı taşıdığı geçişli yetki sayesinde bağımsız karar alabilecektir.. Kimsenin okuma sabrını zorlamamak adına örneği kısa tuttum. Eğer açıklaymadığım bir durum olduysa lütfen sorun. Bu konuda yüzeysel bir özet geçecek olursam "Tekerleği yeniden keşfetmeyelim." derim. e-Demokrasi bizim icadımız değil ama elimizdeki araçları öncüllerimizin bıraktığı yerden geliştirebiliriz. Şu an ençok ihtiyacımız olan araç ise parti içi demokrasimizi Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinden çıkmadan hızlandırabilecek bir elektronik kontrol mekanizmasıdır. Bu mekanizma yeni parti organları üretmeden, varolan yapıların elektronik ortama aktarılmasıyla kurulacağından; hem uygulaması hızlı olacak, hem de eğer bir seçim ittifakı kurulacak olursa, müttefik partilere de kolayca uyarlanabilecektir. [1] Paulin, Alois. "Towards Self-Service Government-A Study on the Computability of Legal Eligibilities." J. UCS 19.12 (2013): 1761-1791. [2] Paulin, Alois. "Through liquid democracy to sustainable non-bureaucratic government." CeDEM 2014. 2014.